top of page
image.png
image.png

Marifetin Mimarlarından:
İmam Abdülkerim Kuşeyrî (k.s.)

⟡ Horasan'da Yeşeren Maneviyat: Bir Kutbun Doğuşu

986 (H. 376) yılında Horasan’ın Nîşâbûr şehrinde dünyaya geldi. Bu coğrafya, İslam medeniyetinin o dönemdeki en büyük ilim merkezlerinden biriydi. Burası sadece medreseleriyle değil, aynı zamanda zahiri ilimle batıni tecrübeyi buluşturan sofularıyla meşhurdu.

Babası küçük yaşta vefat edince yetim kaldı. Fakat bu kayıp, onun hayatında bir kırılma değil; bir yükseliş sebebi oldu. Çocuk yaşta Kur’an’ı ezberledi, Arapça, sarf-nahiv, kelâm ve usûl ilimlerinde kısa sürede parladı.

Ancak onu yalnızca zâhirî ilimle tanımlamak büyük eksiklik olur. O, iç âlemin mimarıydı; bir medrese hocası değil, bir gönül ustasıydı.

⟡ İki Yolun Birleştiği Yerde: Kuşeyrî’nin Farkı

Abdülkerim Kuşeyrî, İslam tarihinde tasavvuf ile şer’i ilimleri birleştiren en büyük mütefekkirlerden biridir. Onun döneminde birçok fakih sufileri bid’atla suçluyor, birçok sûfî de fakihleri dar görüşlü olmakla itham ediyordu. Kuşeyrî, bu kopukluğu tamir eden bir arif âlim idi.

“Fıkıh zâhirin ölçüsüdür. Tasavvuf bâtının terazisidir. Birinden biri eksikse, kul eksik kalır.”
— Abdülkerim Kuşeyrî

O, hem Kelâm âlimiydi, hem Şâfiî fakihi, hem de tasavvuf ehli. Bu özellik, onun yazdıklarında da açıkça görülür: Eserlerinde ayet, hadis, fıkıh yorumlarıyla birlikte tasavvufi vecd halleri iç içe akar.

⟡ Mürşidinin İzinde: Ebu Ali ed-Dekkâk

Kuşeyrî’nin hayatındaki en belirleyici şahsiyetlerden biri mürşidi Ebu Ali ed-Dekkâk’tır. Onun terbiyesinde seyrüsülûk yaptı. Dekkâk’ın tek bir bakışıyla içindeki ilim yükü başka bir hâle dönüştü. Hoca-talebe ilişkisi değil, kalpten kalbe bir sır bağı kuruldu.

“Ebu Ali’nin yanında ilim susar, hal konuşurdu. Onun gözleriyle baktığımda nefsimi gömdüm, kalbimi dirilttim.”
— Kuşeyrî

Bu ilişki, onu sadece bir sufî yapmadı, aynı zamanda tasavvuf tarihinin en güvenilir sistem kurucularından biri hâline getirdi.

⟡ El-Risâle: Tasavvufun Anayasası

İmam Kuşeyrî’nin en meşhur eseri, tasavvuf tarihinde bir dönüm noktası olan "Er-Risâletü’l-Kuşeyriyye" adlı eseridir.

Bu eser:

  • Tasavvufun temel kavramlarını (zühd, sabır, tevekkül, ihlâs, aşk, marifet, rıza…) açıklar.

  • İlk sufîlerin (Ebû Yezîd Bistâmî, Bişr el-Hâfî, Ma’ruf-i Kerhî, Cüneyd-i Bağdâdî, Sehl et-Tüsterî, Hallâc-ı Mansûr…) sözlerini ve menkıbelerini aktarır.

  • Zâhir ulemasının eleştirilerine karşı tasavvufun Kur’an ve Sünnet temelli olduğunu ilmî delillerle ispat eder.

  • Tasavvufu şeriat dışı gibi görenlere cevaben, onu İslam’ın kalbi olarak tanımlar.

Bugün bu eser İslâm dünyasında medreselerde, tasavvuf meclislerinde ve ilahiyat fakültelerinde hâlâ temel başvuru kaynağıdır. Sadece Arapça değil, Farsça, Türkçe ve Batı dillerine de çevrilmiş, klasikleşmiş bir metindir.

⟡ Kıssadan Hisse: Fakat Ben Yoktum

Kuşeyrî anlatır:

"Bir gece rüyamda Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) gördüm. Bana ‘Ümmetime ne öğrettin?’ diye sordu. Ben de yazdığım Risale’den bahsettim. Gülümsedi ve ‘Onları çok iyi anlatmışsın ama… sen yoktun’ dedi. Uyandığımda, anladım ki kalbimle değil sadece kalemimle yazmıştım. O gün tövbe ettim, önce kalbimi yazmaya karar verdim."

Bu hadise, onun eserlerinin sadece bilgi değil, tefekkür ve hâl damıtarak yazıldığını gösterir.

⟡ Talebeleri, Mirasçıları ve Etki Alanı

Kuşeyrî, sadece kitaplar yazmadı. Bir ilim halkası, bir gönül mektebi kurdu. Onun talebeleri arasında şunlar vardır:

  • İmam Ebu Nasr es-Serrâc (Lüma’ın müellifi)

  • Ebu’l-Kasım el-Kuşeyrî (oğlu, aynı zamanda müfessir)

  • Ebu Said el-Harrâz, Ebu’l-Kâsım Gurgânî gibi devrinin sûfî liderleri

Onun yolu, Bağdat, Horasan ve Mısır üzerinden Endülüs’e kadar yayılmıştır. Özellikle Kuzey Afrika ve Anadolu tasavvuf ekollerinde Kuşeyrî etkisi hâlâ barizdir. Mevlânâ’nın, Gazâlî’nin, Sühreverdî’nin metinlerinde onun izleri vardır.

⟡ Vefatı: İlmin ve Hâlin Ardında Sessiz Bir Uğurlanış

1074 (H. 465) yılında Nîşâbûr’da vefat etti. Cenazesinde hem fakihler, hem sûfîler, hem de sıradan halk vardı. Çünkü o, bu üç kesimi de birleştiren bir kalp olmuştu.

Kabri bugün hâlâ ziyaret edilmektedir. Üzerinde yazan cümle, hayatını özetler gibidir:

"İlimle süslendi, hâl ile dirildi. Kalemle anlattı, kalple kazandırdı."

⟡ Bugün Bize Ne Söyler?

Modern dünyanın “ya bilgi ya ruh” ikilemine düşmüş insanına Kuşeyrî diyor ki:

“İlim akıldan girer, kalpten çıkar. Kalpte işlenmeyen bilgi, taş gibi yorar. Tasavvuf, ilmin kalbe inmesidir.”

bottom of page